NERDEN ÇIKTI
Çok seyahat ediyorum ben. Bir sırt çantam var, görseniz tiksinirsiniz, yırtııık, piiiis! Hermione'nin çıkını gibi, istiap haddi yok. İçine tıktığım herşey sığıyor, o kadar ki bu durum fizik kurallarına sığmıyor! Bir eksiği var yalnız, herşeyi birarada tutabilse de ağırlıklarını azaltmıyor. Sonuçta yolculuk boyunca okunacak dergilerin, kitapların -of, kitapların!- ağırlığı benim omzumda!
Ben e-book teknolojisini meğer parlak ekranlarda gözlerim yorulduğu için sevmiyormuşum. E-ink'e başından beri burun kıvırmadan bir deneseymişim keşke... Dokunmatik bir ekran gerçekten de kitap sayfası gibi gözükebiliyormuş. Bir duvarı kaplayan kitapların tamamı 150-200 gramlık bir alete sığabiliyor, bu aletin şarjı yalnızca sayfa değiştirilirken harcandığı için haftalarca idare edebiliyormuş. E-kitap okuyucular canmış meğer!
Personal IT-genius, whizz-kid Fiona önerdi, gözüm kapalı edindim. Tabii ki çok sevdim. Çok sevdim! En eski teknolojiyi kullanıyormuş gibi görünen "zımbırtım" en sevdiğim şu anda! Bu yüzden porselen bebek muamelesi yapıyorum sanırım. E elbise diktim işte! :)
Kılıf çıkmıyor Reeder'ın içinden. Başta ekran olmak üzere korunmasını sağlayacak bir kılıfa ihtiyacı vardı. Keçeden yapma fikrini bir arkadaşımın kendi e-kitap okuyucusuna diktiği kılıftan aldım. Tasarımını ise babamın 20 yıl önce aldığı ilk klavyem, hayatta çok çok sevdiğim ilk elektronik aletten... Fakat tuşların tasarımın ötesinde bir işlevi var: Ekranın üstüne denk gelen bölgede çift, yer yer üç kat koruyucu keçe tabaka oluştu böylece. Form and function are one!